Kum Sanatı: Kütüphanelerde Yeni Bir Dalga Üstüne

Bu yazı, performans sanatlarından ve performans sanatının yeni bir tekniği olarak değerlendirilen kum sanatı ile sesli kitabı kompoze ederek kütüphanelerde yeni kaynak formu oluşturulması ve bu oluşumdan yeni bir ekonomi üretilmesiiçin kaleme alınmış bir çalışmadır.

*

Sizi bilmem; ama eğitim hayatımda lise dönemindeki hiçbir ders, fizik dersi kadar sıkıcı değildi. Belki disiplin olarak kuramsal yapısı olağanüstü çekicilik ve ilginçlik barındırsa da karakteristik olarak fizik dersiyle aram hiç iyi olmadı desem yeridir. Formüller, maddenin yapısı, kuvvet ve hareket, ışınlar, hareketler, dalgalar, ivmeler… Bu konuları ucundan kıyısından hatırlarsınız. Hele bir dalga konusu vardı ki ne taşıdıkları enerjiye ne de titreşim yönüne göre sınıflanmaları; içimde bir deniz kıyısı, bir göl, bir su birikintisindeki dalganın yarattığı yoğun duygudurumunun önüne geçmedi. Dalganın insanda yarattığı fantastik duygudurumdan sıyrılarak, fizik literatüründe dalga, geniş bir araştırma konusunu teşkil ediyor.

*

Dalga olayı aslında enerjinin bir yerden başka bir yere taşınmasıdır. (“TÜBİTAK Bilim Genç”, 2024) Örneğin durgun bir göle attığımız bir taşın suyun yüzeyinde oluşturduğu dalgaların kıyıya kadar ilerlediğini görürüz. Aslında kıyıya ulaşan, taşın atıldığı noktadaki suyun kendisi değildir. O noktada ortaya çıkan enerji su dalgaları ile kıyıya kadar iletilir. Dalga hareketi, ortamdaki titreşimlerin uyumlu hareketi olarak görülebilir. Su dalgasında her bir su molekülü hem aşağı-yukarı hem de ileri-geri yönde yaptıkları titreşim hareketinin birleşimi sonucu oluşan dairesel bir yörünge izler. Bu sırada bir yandan da enerjiyi komşu moleküllere ileterek onların da benzer hareketi yapmalarını sağlar. Yani suyun yüzeyindeki her molekül birbiri ardınca hareket eden ancak birbirlerinden bağımsız titreşim kaynaklarıdır. Böylece ilerleme doğrultusu boyunca oluşan dalga kıyıya kadar ulaşır.

*

Kil tabletlerden elektronik yayıncılığa (Toplu, 2010) uzanan süreçte kütüphaneler, toplumsal bütünü oluşturan; sosyal, siyasal, ekonomik, teknolojik ve kültürel tüm ögeleri bünyesinde barındırarak geleceğe taşımıştır. Değişik bir deyişle kütüphaneler bünyesinde; toplumdaki her öge bir kütle olmak üzere, her kütlenin döneminde yarattığı kuvveti, her kuvvetin oluşturduğu enerjiyi dalga dalga hep öteye iletmiştir.

*

Tartışmasız son on yılın en önemli ögesi teknolojidir. Teknolojiyle yatıp, teknolojiyle kalkıyoruz. Teknoloji dehlizinin sonu nasıl olacak bilmiyorum; ama kütüphanecilikte sosyal, ekonomik ve kültürel ögeler uzun süredir ötelenmiş durumda. Her ne kadar üçüncü mekân olgusu (Kakırman Yıldız, 2017) ve makerspace yapılanmaları (Demir & Güneş, 2020) kütüphanelere sosyal ve kültürel açıdan yeni soluk getirse de Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi’nde kurulan makerspace dışında Türkiye’de teori ve pratikte yeterince karşılık bulmadı.

*

Bilmiyorum dijital arşivde usluca duran bir öneri mi olur; ama kütüphanelerde sosyal, kültürel ve ekonomik değer karşılığı bir etkinlik önerisini tartışmaya açmayı yararlı buluyorum.

Kum sanatı [1]

Yüzyıllar boyunca insanlar düşüncelerini, deneyimlerini, duygu ve fantezilerini farklı yollarla ifade etmişlerdir. Her ne kadar teknoloji sanat alanında biçimsel olarak değişikliklere yol açmış ise de içten gelen istek ve ifade arzusu her zaman üstün gelmiştir. Her türlü sanat dalında bireyler kendi becerilerini, kendisini ya da eserini seyredenlere aktarmışlardır. Ortaya çıkarılan biçimlerin ifadesi ve çeşitliliği, her ne kadar yaratıcılarının imgeleriyle sınırlı kalsa da arada bir ortaya çıkan yeni şeyler kuşkusuz görenleri şaşırtmakta ve ilgisini çekmektedir. Bu sanat dallarından biri de performans sanatı olarak bilinmektedir.

Performans sanatı, kökeninde yer alan ya da öncülü olan tavır ve akımların yapısı itibariyle “performans” değişkenine sahip farklı sanatları içeren çok-disiplinli veya disiplinler-arası bir olgudur; ancak bu sanatların “performatif edimlerini”, yani müzik bağlamında ses üretimini; dans bağlamında hareketi; teatral bağlamda jest ve söz kullanımını miras alırken, diğer yandan görsel sanatlara ilişkin ögeleri de kapsamaktadır.

Performans sanatında sanatçı, bir öykünün seyirci önünde canlı olarak temsiline çalışmaktadır. Son yıllarda yeni bir performans akımının sanat dünyasına kazandırıldığı söylenebilir. Bu akımda sanatçı, bir sanat öyküsünü, ince taneli kumu kullanarak çıplak elle geniş ve yatay bir düzlemde manipülasyon yoluyla sergilemektedir. Performans sanatının yeni bir tekniği olarak değerlendirilen bu alanda, dünyada çok az sayıda sanatçının bu yöntemi kullandığı ifade edilmektedir. Ferenc Cako, Kseniya Simonova, Ilana Yahav ve Su Dabao gibi sanatçılar güçlü ve ifadesel bir sözcük hazinesini beden etkileşimi ile kum gibi ince taneli homojen bir yapıyı görsel imajın geliştirilmesiyle, geleneksel resim sanatının dışında bir anlatımla değişik bir ifade unsuru olarak kullanmaktadırlar. Bir performans sanatı olarak ele alınabilen kum sanatı da doğanın manipüle edildiği bir çizim tekniği olarak değerlendirilmektedir. Canlı performansın sergilendiği kum sanatında doğaçlama ve süreklilik ön plandadır.

Kum tekniği, 1968 yılında Caroline Leaf’ın geliştirdiği bir tekniktir. Bu teknikte alttan ışıklandırılmış masa üzerindeki pleksiglas levha üzerinde kumdan oluşturulan figürler kullanılmakta ve karelerde figürlerin şekli değiştirilmektedir. Kumun farklı kalınlıkları, koyu ve açık grup tonlarını yansıtmaktadır. Sanatçı, canlı karakterler ve akıcı hareketler yaratmak için figürleri fırçayla biçimlendirmekte ve malzemenin sağladığı kabartma etkisi görüntüye ayrı bir hava vermektedir.

Fiziki kum yanında “SandCanvas” şeklinde tanımlanan sistemde kullanıcılara sanal kum ile yaratıcı resimler ortaya çıkarma fırsatı verilmektedir. Burada yapılmak istenen, çoklu-dokunmatik (multi-touch) ortamda sanal kumla animasyonun gerçekleştirilmesidir. Bu sanatın uygulandığı gösterilerde, atmosferin daha etkili olması için genel olarak müzik, ses ve ışık efektleri kullanılır.

Türkiye’de Ramazan Yumrutepe bu sanatın öncülerinden sayılmaktadır. Bu süreçte kumun elle hareketiyle çizgi ve figürler çizilerek öykü yaratılmaktadır. (Yumrutepe, 2016)

*

Pekâlâ, kum sanatını kütüphanelerle ya da kütüphanecilikle nasıl ilişkilendireceğiz?

Aslında bu konuya iki açıdan yaklaşabiliriz:

Bunların ilki kum sanatını üçüncü mekân olgusu üzerine, dinlence amacıyla makerspace hareketi olarak kütüphanelerde inşa etmek; ötekisi de edebi kitaplar başta olmak üzere, sesli kitapla bütünleşmiş kum sanatıyla görselleştirilmiş yeni bir kaynak formun kütüphanelere kazandırılmasıdır. Bir yandan edebi kitap dinlemesi yapılırken aynı zamanda kum sanatıyla ilgili içeriğin görselleştiğini hayal edelim… Müthiş bir terapi değil mi!

Bir diğer deyişle öyküler, romanlar, şiirler ve hatta diğer disiplinlerin türlerinden, kum sanatıyla yeni bir form oluşturarak, yeni bir ekonomi oluşturulabilir.

Konuyu tartışmak ve harekete geçmek üzere; Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölüm Başkanları, kütüphane paydaşları ve müteşebbislerin yüksek ilgi ve dikkatlerine arz ederim!

Ve belki yeni bir kütle ve yeni bir kuvvet ile yepyeni dalgalar oluşturabiliriz!

Not: Ramazan Yumrutepe’nin kum sanatıyla bir performansını aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz.

Kaynakça:

Demir, G., & Güneş, A. (2020). Kültürel boyutu ile “makerspace” yapılanmaları: Kütüphanelerin rolü. NOSYON: Uluslararası Toplum Ve Kültür Çalışmaları Dergisi(6), 52-71.

Kakırman Yıldız, A. (2017) “Türk Kütüphaneciliğinde Mekân, Kullanıcı Ve Hizmet Sorunlarının Bir Değerlendirmesi”. Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi 4(2), 417-30. DOI: 10.16985/MTAD.2017233887

Toplu, M. (2010). Kil Tabletlerden Elektronik Yayıncılığa Kütüphanecilik Felsefesinin Gelişimi ve Dönüşümü. Türk Kütüphaneciliği, 24(4), 644-684.

TÜBİTAK Bilim Genç. (10 Aralık 2024). Dalga Nedir? Dalgaların Özellikleri Nelerdir? Erişim Adresi: https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/dalgalarin-fizigi

Yumrutepe, Ramazan (2016). Kum sanatının çocuk resimlerine etkisinin değerlendirilmesi (9-10 yaş) (Yüksek Lisans Tezi).  Gazi Üniversitesi / Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı / Resim-İş Öğretmenliği Bilim Dalı


[1] Kum sanatına ilişkin verilen bilgiler Ramazan Yumrutepe’nin “Kum sanatının çocuk resimlerine etkisinin değerlendirilmesi (9-10 yaş)” başlıklı yüksek lisans tezinden alınmıştır.

Paylaşmak önemsemektir!


Kütüphaneciler için adım adım ihale rehberi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Kütüphaneciler için adım adım ihale rehberi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin